Deli Sairler Yaylasi

Uma Gelin, toprak dami cadinin basina yikacak kadar güclenmis, gücünü göstermeyecek kadar da akillanmisti. Hem artik cevire cevire yufka yapmayi, kirmen egirip selek cekmeyi, düven sürüp dibek tasinda corbalik yapmayi ögrendigi yetmez gibi bunlari eski köyünden tanidigi becerilerle harmanlamayi da basarmisti. Uzak pinarlardan su tasima, yagmurda dam loglama islerini de bir masalin icinde gibi yapiyordu. En az kirk yil geriden gelen bu farkli hayati tanimadaki becerisi, toprak damdakilerin cogunu dilsiz yapti. Uma Gelin ise artik iki dil biliyor, herkesin gadasini alip havluya peskir diyor, ipten pirti toplayip icinden mintani ayirabiliyor; eskere konusup diyecegini bir keles anlatiyordu. Hatta dag dilinde öykü anlatmaya kadar vardirmisti isi, düsman sairle mücadele icin sembolik öykü ve masallar anlatarak edebiyatin sagaltici etkisinden yararlaniyordu. Daha önce hic görmediginiz, Toroslarin yaylasinda bir Anadolu ailesi. Ama cok bizden, cok icerden, cok samimi. Müthis dili ve anlatimiyla hem gülümseten hem sasirtan hem de sarsici bir hikaye. Bu sadece bir aile hikayesi degil, egitim sistemi elestirisinden medeniyet kavrami sorgusuna, komünizmden feminizme, oradan gelin kaynana psikolojine, rengarenk bir cavlan olup dökülüyor. Bu büyülü macera Deli Sairler Yaylasinda.