Otoportre

Tarih boyunca kadinlar cogunlukla sanatcidan ziyade sanatin konusu olarak görülmüsler. Kadinlarin kendilerini yasadiklari tecrübeye adamaya dogal egilimleri, sessiz sakin kalma yetenekleriyle de birlesince pek cok kadin büyük erkek sanatcilara büyük ilham perileri olmuslar. Kadin sanatci olarak bir strateji belirlemek gerekiyor Ben kendi basima buyruklugumu korumak icin sinirlar koymaya gerek duydum. Virginia Woolfla ayni fikirdeyim; kadin sanatcinin kendine ait bir odasi olmasi temel, hayati bir ihtiyac. Celia Paul Otoportrede ressam Lucian Freudla iliskisine, gencligine ve sanatini kurdugu günlere dönüp bakiyor. Bu samimi anlatida kendi kendisini konu eden bir ressamin cesareti, nazik, güclü bir sanatci portresi ortaya koyuyor. Büyük sanat eserleri yapabilmek icin gereken ürpertici adanmisliga ve neden en tepelere cikabilmis bu kadar az kadin sanatci olduguna dair iceriden bir bakis... Tamami gerceklerle dolu, sasirtici derecede dürüst, etkileyici ve dikkat cekici bir kitap. Esther Freud Otoportre, bir ressamin dil üzerindeki sasirtici hakimiyetini, dünyayi apacik ve öznellikten uzak bir bakisla görebilmekten aldigi ahlaki gücünü ortaya koyuyor. Celia Paulün üzerinden genc kadin sanatcilarin kendilerini ifade etmekte yasadiklari zorluklarin anlatilmasi kültürümüzün ruhunda acilmis en derin yaralari aciga cikariyor Erkek sanatcilarin nereden kaynaklandigi belli olmayan gücü, yaratmaya meyleden kadinlarin kirilganligi ve dislanmalari, kimin kadinin ve bedeninin sahibi oldugu ve neye yaradigi... Kizginlikla degil, güzellik ve samimiyetle yazilmis olsa da Otoportre, sanatci statüsünün kötüye kullaniminin nelere mal oldugunu acik ederek okurlarinda öfke uyandiriyor. Rachel Cusk