Kutsal Ekonomi

Diyelim ki sirin bir tarladan bir kasa dolusu cilek topladiniz. Harika görünseler de neticede cilek bu, bekledikce bozulur, cürür. Bu cilekleri ne yaparsiniz Yiyebileceginiz kadarini yiyip kalaninin cürümesini mi beklersiniz, yoksa onlari baskalariyla mi paylasirsiniz Ikinci secenege daha yakin oldugunuza eminiz.
Ayni kosulu yeryüzündeki tüm paralara uyarlayalim. 1.000 liraniz var. Ama bekledikce bozuluyor, cürüyor. Öbür aya 900 lira oluyor. Bu biraz tanidik gelebilir, ama unutmayin Artik herkesin parasi böyle. Paranizi stabil bir kura cevirip degerini koruma imkaniniz kalmadi. Bu durumda ne yaparsiniz Ihtiyaciniz kadarini harcayip kalaninin gitgide erimesini mi beklersiniz, yoksa onu da, tipki cilekleriniz gibi, baskalariyla mi paylasirsiniz
Yazar Charles Eisensteinin arzuladigi dünya, iste böyle bir dünya. Paranin dogasi geregi herkesin elinin kiri oldugu, cömertligin, armaganin dünyasi. Kutsal Ekonomide öngörülen hedef, ekonomiyi dünyeviliginden kurtarip ona kutsal bir kimlik kazandirmak. Emekten icme suyuna, yavru kedilerden evde yaptiginiz bir fistik ezmesine kadar her seyin kacinilmaz bir sekilde parayla alinip satildigi bir dünyada yasamayi istiyor muyuz gercekten
Para, bir kasa cilegin aksine kenarda durdukca degerlenen bir sey oldukca aksi pek mümkün görünmüyor. Yalnizca bir degis tokus araci olarak hayatimiza giren bu kullanisli arac, bugün geldigimiz noktada topluluklarin ve manevi baglarin altini oyan; yabancilasma, rekabet, bencillik ve kitliktan baska bir sey vadetmeyen bir hastaliga dönüstü. Sermayenin domuz kumbarasi her gecen gün siserken, birikimi olmayanlar sürekli olarak daha cok cabalamak, dünden daha fazla kazanmak zorunda. Kutsal Ekonomi, hiriltili solugunu gitgide artan bir siddetle ensemizde hissettigimiz modern ekonomik sistemin krizi icin herkese hitap eden, hassas, anlasilir ve en önemlisi insancil bir cikis kapisi