Ottala ve Aileye Mektuplar

Babasinin gölgesinde olmaktan duydugu huzursuzluk, kendini adamak istemedigi ofis yasantisi, tutkunu oldugu yazma aliskanligiyla dünya ve hayat hakkindaki düsüncelerini billurlastiran ama yazdiklarini paylasmaktan cekinen Franz Kafka, belki yasadigi günlerde degil ama yakalandigi veremden dolayi erken ölümünden sonra, modern edebiyatin en önemli isimlerinden biri haline geldi.
En sevdigi kiz kardesi Ottlayla, özellikle hastaliginin ortaya cikmasi ve farkli sanatoryum ve kür yerlesimlerinde gecirdigi günlerde daha da kuvvetlenen iliskisi kapsaminda, yillar boyunca sik yazismisti. Ottla, agabeyinin kimi zaman sirdasi kimi zaman da calistigi kurum icin ricacisi, aileden ihtiyaclarinin tedarikcisi olmus; Kafka da kiz kardesinin babasinin gölgesinden cikacagi bir düzen kurabilmek icin akil hocasi görevini üstlenmisti. On bes yila yayilan bu yazisma, Kafkanin düsüncelerinin, pratik aklinin, karakterinin nüktedan yaninin, derin gözlemlerinin, tedirgin edici sagliginin kaydi haline gelecek uzun mektuplarla yogunlasir, Kafkanin 1924te ölümüyle de aniden sonlanir. Kafka Avrupanin, özellikle Almanyanin Yahudi düsmanligi acisindan en karanlik günlerini görmedi, ancak ailesi Nazi soykiriminda son ferdine kadar hayatini kaybetti.