Türkiye Ekonomisi

Oldukca geri bir miras üzerinde insa edilmis olup, gelismis ekonomiler havuzunda kalkinmaya calisan, gec kapitalistlesen bir ekonominin, -rejim ve caba acilarindan farkli bir yürüyüs rampasina oturtulmadikca- basari saglama sansi sinirlidir. Zira gec kapitalistlesen ekonomiler üzerinde emperyalistlerin kurdugu iliskilerin bir ilerleme gibi algilanan her asamasinda, ekonomiye katilanlarin bir miktari süpürülüp götürülür. Baska bir deyisle, geri bir sosyo-ekonomik sürecten gelen ve kalkinmis ekonomiler havuzunda kapitalist yöntemle kalkinmaya calisan, gec kapitalistlesen bir ekonomiye, potansiyel büyüme ve kalkinma sansi, ancak kendisine taninan olanaklar cercevesinde verilir; sürecte, mutlak büyüme algilamasi esliginde ilk anda fark edilemeyen, uluslararasi düzeyde göreli bir gerileme yasanir. Cünkü icine dogulan kapitalist-emperyalist sistem, ülke üzerindeki denetimini kaybetmemek amaciyla, ülkenin gelisme hamlelerine ancak frenleyici destek saglar. Böylesi karmasik isleyen bir sürecte ekonominin alt-yapisiyla emperyalistler arasindaki zorunlu iletisimin ve bu baskici etkilesimin toplumsal cikarlara aykiri niteligi, maalesef halkin oylariyla iktidara gelmis olan siyasi iktidarin politikasiyla perdelenir. Diger bir deyisle, Jessop-vari devlet polity halka hizmet kurumu olarak insa edilmis olsa da zamana uyarlanan politikalar policy halkin uzun vadeli cikarlarinin aleyhine olabilir. Elinizdeki calismada, böylesi aci bir hikayenin saptayabildigim safhalarini ortaya koyup, tartismaya acmaya calistim