Maymunun Defteri

Maymunun Defteri adli eser, yazarin tek romanidir. Eser, yazarin kendi cirkinligiyle uzun uzadiya dalga gecmesiyle basliyor.
Bunda da dis görüntüsünden cok insanin icsel dünyasinin zenginliginin önemine vurgu yapilmaktadir. Dünyanin güzelligini anlamak ve degerlendirmek icin zekanin dis görünüsten, kadin erkek farki olmadan yapilabilecegini özellikle vurgulamistir. Kitabin yazildigi dönem düsünülürse kadinlarin neredeyse hic hak sahibi olmamalarina, tarihsel sürec icindeki yasadiklari zorluklari, eziyetleri yasanmis örnekler üzerinden altini kalin kalin cizecek bir sekilde vurgulamistir. Dünyada kadinlara ilk secme ve secilme hakkinin 1930dan itibaren cikarilan birtakim yasalardan sonra 5 Aralik 1934te Anayasa ve Secim Kanununda yapilan degisiklikle Türkiye Cumhuriyetinde gerceklesmis olmasi, yazarimizin bu konudaki öngörüsünün dogrulugunu gösterir.
Bu bakis acisi övgüye layik olmakla beraber, insan olmanin zayifliklarini, cinsiyet farkliliginin disinda görüs degisikligi ve öc alma duygularini da kitabin finalinde gösteriyor. Her insanin mutlak ruhsal ihtiyaci olarak sevilme ve sevme duygusunu yasayamamanin verdigi öfkenin onu felakete götürebilecegini de eserin finalinde imgesel olarak anlatmistir...