Sair Nigar Hanim

Sair Nigar Hanim. Yahut eserlerine attigi imza ile Nigar binti Osman.
Adini acikca sahiplenen siirleriyle edebiyatimizin ilk kadin sairi. Yirmi bes yasindan baslayip hayatinin sonuna kadar yazmayi sürdürdügü günlügüyle Türk edebiyatinin en uzun günlük yazan kadin yazari.
Sair Nigar Hanim, sadece yazar kimligiyle degil, döneminin seckinlerinden olusan genis sosyal cevresi ve kisisel hikayesiyle de cok önemli bir portre. Bu portreyi en ince ayrintilariyla günümüze tasiyan, Nigar Hanim deyince akla gelen ilk kisi ise süphesiz Nazan Bekiroglu.
Nazan Bekiroglu 1995 yilinda docentlik tezi olarak hazirladigi Sair Nigar Hanim calismasini yillar sonra büyük bir özveriyle adeta yeniden yazdi. Nigar Hanimla ünsiyetini akademik calismanin cok ötesine tasiyan Bekiroglu, dört basi mamur bir edeb portre ortaya koyarken Nigar Hanimin eserleriyle yasami arasindaki cok yönlü iliskilere isaret eden, salonundan gecmis kisilere varincaya kadar hayati ve edebiyatiyla ilgili en kücük ipuclarini dahi yakalayan bir dikkatle edebiyat arastirmacilari icin essiz bir calisma örnegi sundu.
Nigar Hanimin eserleri ve günlüklerine ilaveten bugüne intikal bütün evrakin, kisisel arsivlerin, sairenin aile fertlerinin özel koleksiyonlarinin, kartpostallarin, ithafli fotograf ve kitaplarin, fotograf albümlerinin ve muhtelif esyanin izinde gecen yillarin semeresi olarak ortaya cikan bu önemli eser gözden gecirilmis ve genisletilmis yeni baskisiyla yeniden raflarda.
Nigar Hanim sentezci degil eklektik bir kimliktir. Onda Dogu ve Bati öncelik sonralik siralamasina alinmadan bir arada baslar, öylece devam eder ve öylece biter. Onunki, Dogulu gibi yasamak ama Batili gibi düsünmek degil; Dogulu gibi yasamak ve Batili gibi düsünmektir. Bu yönüyle eger bir sarkiysa, güftesi Garpli, bestesi Sarklidir.