Calisan Kadin ve Komsuluk Iliskileri

Toplumun dinamik yapisi geregi degisim, varligi sürekli olan bir olgudur. Modern hayatla birlikte teknolojik gelismeler kadini daha görünür kilmistir. Bu arada tüketim ihtiyaclarinin cesitlenmesiyle insanlarin, adeta ne kadar tüketirlerse o kadar mutlu olacaklari algisi olusturulmustur. Bu zihniyetteki insanlarin, cesitlenen ve maliyeti artmis olan ihtiyaclari karsilanamayinca ek gelire gereksinim duyulmustur. Bu sorun, modern toplumda kadinin calismasiyla görece cözüme kavusturulmustur. Kadinin kamusal alanda calismasi, sanayi devrimiyle baslamistir. Kendisine prestij saglasa da kadin, kamu ve ev isinin agirligi altinda ezilmistir. Iki farkli alanda calismak kolay degildir. Bu ise, kadinin komsular ve tüm toplumsal iliskilerini etkilemistir. Oysa mekan, hem kimlik hem de bir referans ve deger alanidir. Kadinin maruz kaldigi bu menfi durum, annenin gözetiminde degil de, kreste büyüyen cocuklari cesitli sendromlara maruz birakmistir. Nitekim ileri yaslarinda bu cocuklar, kötü aliskanlik edindigi, güven bunalimi yasadigi, duygusal bagliligi yeterince icsellestiremedigi icin cinayete ve intihara meyilli olduklari gözlenmistir. Buna bir de, apartman, güvenlikli site, rezidans gibi mimari yapilarin, Batililasma süreciyle ortaya cikan yeni hayat tarzlari eklenince, durum daha da kötülesmistir. Nihayet eslerin calistigi, cocuk egitiminin aksadigi, vakit yetersizliginin bulundugu, böylece is ve ev arasindaki yorgunluk ile gerginliklerin huzurlu bir aile yasantisina imkan vermedigi görülmektedir. Bu da basta calisan kadin ile bütünüyle insan ve komsuluk iliskilerini olumsuz yönde etkilemektedir.