Rönesans Italyasinda Ask Felsefesi

Piconun bu eserini birkac sebepten ötürü Türkcenin okurlarina aktarmak istedik. Öncelikle ask konusu felsefe tarihinin belli basli
konularindan birisi olmus, konunun büyüklügünden olsa gerek, ask hakkinda kalem oynatan her bir filozof kendi durdugu yere göre bir
ask tasviri yapmistir. Felsefe ile dogrudan mesgul olmayan okurlar da konunun evrenselliginden ötürü bu metinlere yakin ilgi duymus,
yazilanlari heyecanla takip etmistir. Akil belki aski hicbir zaman hakkiyla kusatamayacak ama bu eskimez-yipranmaz, her dem yeni, her
daim insana hayatiyet asilayan sey hakkinda harcanan vakit ve emekler her zaman degerli olacaktir. Ikinci sebep, Piconun felsefe ve
ezoterizm tarihindeki yeriyle ilgilidir. Cok yönlü bir sahsiyete sahip olan Pico ezoterik muhtevanin ve alakanin Avrupaya
gelmesindedönmesinde tarih bir rol oynamistir. Bu rol de Yahudi Kabala gelenegini cevresindeki Yahudi bilginler ve tercümanlar
araciligiyla yazili ve sözlü yollardan ögrenerek Hiristiyanlikla uzlastirmaya cabalamasi ve böylelikle Hiristiyan Kabalaciligi olarak
nitelenen akimi baslatmasidir. Ücüncü sebepse Piconun Islam felsefesiyle de yakin bir irtibat kurmus olmasidir. Rönesans dönemi
entelektüellerinin düsünce dünyalari yakindan incelendiginde, Islamin Rönesansa hatiri sayilir bir etkide bulundugu görülmektedir.
Kisa ömrünün önemli bir bölümü Floransada gecen Pico da Islam tefekküründen etkilenen önde gelen Rönesans sahsiyetlerinden
birisi olmustur. Ona dair bu hususiyetin ülkemiz okurlari tarafindan ilgiyle karsilanacagi kanaatindeyiz.