Siyah Inci

Çiftlikte büyütüldükten sonra ailesinden ayrilan Siyah Inci'yi yepyeni bir hayat bekliyor. Genç at kimi nazik kimi zalim insanlarla karsilasacak, yeni arkadaslar edinecek ve sehir hayatinin zorluklarina gögüs gerecek. Siyah Inci küçük bir köyde araba çekmeyi mi yoksa büyük bir sehirde kiralik bir araba ati olmayi mi daha çok sevecek? Ona sicak bir yuva sunacak sevgi dolu bir aileye kavusabilecek mi? Siyah Inci'nin maceralarini merakla okuyacak, dostlugun, merhametin ve umut etmenin önemini kavrayacaksiniz.

Anna Sewell, (1820-1878) Ingiltere'nin Norfolk bölgesinde yasayan bir Quaker ailesinin kizi olarak dünyaya geldi. Quaker'lar insanlara, hayvanlara ve çevreye saygi göstererek basit ve barisçi bir hayat sürmeye çalisan bir topluluktu. Bu kültürle yetismek Anna'nin hayatinin sonraki döneminde Siyah Inci'yi yazmasinda önemli bir rol oynayacakti. Anna 14 yasindayken geçirdigi bir kazadan sonra atlari yakindan tanidi. Yagmurlu bir günde okuldan eve yürürken düsüp her iki ayak bilegini de yaralayan Anna'nin o günden sonra hayati boyunca uzun süre ayakta durmasi ya da yürümesi mümkün olmadi. Bu yüzden çogu yere atli arabayla gitmek zorunda kaldi.
Anna'nin sagligi çok bozuktu ve hiç evlenmedi. Tek romani olan Siyah Inci'yi elli yasini geçtikten sonra annesine söyleyerek yazdirdi. Siyah Inci'yi yazdigi sürenin büyük bölümünde yataktan çikamayacak kadar rahatsizdi. Baslangiçta bu kitabi atlarla çalisan yetiskinler için yazmayi düsünmüstü. Amacinin "insanlarin atlara karsi nezaket, merhamet ve anlayis beslemesini tesvik etmek" oldugunu söylüyordu. Anna romanin yayinlanmasindan yalnizca bes ay sonra öldü, Siyah Inci'nin bu kadar çok sevilecegini büyük olasilikla hayal bile edemezdi. Bu unutulmaz roman tüm dünyada birçok dilde yayimlandi ve hayranlikla okundu.