Biz Imparatorluk Gecmisimizi Hic Unutmadik Ki

Kücük kiza bakti uzun uzun. Armut sapi gibi incecik boynuna, kim bilir kac gün önce örülmüs saclarina... Duvar dibi komsusunun gecen yil aldigi evlatlik geldi gözünün önüne. Bitlenip mitlenmesin diye saclari sifir numaraya vurulmus, dondurucu sogukta mosmor olmus ayaklarina gecirdigi takunyalarla su tasiyan, merdiven silen Hesna... Her ise kosturulan, bir saniye rahat birakilmayan Hesna... Hesna, bana su ver, Hesna, kapiya bak, Hesna, odun getir... Yani bu kiz da öyle mi olacakti Yüzüne, iki örgü saclarina bakti... Kücük kiz, sanki hakkinda verilecek hükmü seziyormus gibi, yasindan umulmayacak bir boyun egis ve tepeden tirnaga bir bekleyis icinde, gözlerini kirpmadan öylece gözlerine bakiyordu... Bilegine, iki yanina dügüm atilmis irice tek bir mavi boncugun takili bulundugu, vaktiyle beyaz oldugu anlasilan, kirden esmerlesmis bir kirnap parcasi bagliydi. Minicik bir yumruk halinde siktigi elini avuclarina aldi. Gözleri nemlendi, pes pese yutkundu. Beyza koydular adini; karli, bembeyaz bir kis gününde geldi diye...