Türkiye ve Arap Bahari Orta Doguda Liderlik

2011de otoriter yönetimlere karsi bir özgürlük, demokrasi ve haysiyet arayisi olarak baslayan Arap Bahari, sadece, uzun yillardir müzmin sorunlarla bogusan Orta Doguda degil, tüm dünyada heyecan yaratmistir. Ancak cok gecmeden bu gelismeler, bahardan cok kisi andiran bir siyasal ve toplumsal karmasaya dönüsmüstür. Hatta Suriye gibi örneklerde, kanli bir ic savas ve büyük güclerin Suriye topraklarinda yürüttügü vekalet savaslarina ve küresel bir mücadeleye dönüsmüstür.Orta Dogudaki bu genis capli ve derin sarsintilar esnasinda bilhassa ABD gittikce etkisizlesmis, bu ise bölgede bir liderlik arayisini daha güclü bir sekilde gündeme getirmistir. Bir kez daha derin bir karmasa icindeki Orta Doguda bir rol model ülke arayisinda gözler öncelikle Türkiyeye cevrilmistir. Bircoklarinca otoriter yönetimlerden kurtulma mücadelesi veren Arap halklarina, Türkiyenin siyas iktisad dönüsümü ve kurdugu model örnek olarak sunulmustur.Tabi hem Orta Doguda hem de Türkiyede her sey cok büyük bir hizla gelismekte ve degismektedir. O kadar ki, dünyanin sayili Orta Dogu uzmanlarindan olan Graham Fullerin bu kitabi kaleme aldigi sirada yasananlar ile Türkce baskisinin yayina hazirlandigi dönem arasindaki gelismeler bile yeni bir kitap konusu olabilir. Ancak tüm bu yerel ve bölgesel asiri-dinamizme ragmen Fullerin ferasetli analiz ve öngörüleri, Arap devrimlerini ve Türkiyenin bu kompozisyon icindeki konumunu net ve ufuk acici bir sekilde göz önüne sermektedir. Görüslerine katilsak da katilmasak da, Fullerin tespit, tahlil ve önerileri, üzerinde ciddiyetle durmayi hak etmekte, Türkiyeyi dogrudan ilgilendirmektedir.Kitabin Türkce baskisi icin yazdigi önsözde de belirttigi gibi Fuller, son birkac yildaki gelismeleri, Adalet ve Kalkinma Partisinin, iktidarinin ilk yillarinda basardiklariyla karsilastirdiginda bir nebze hayal kirikligi icerisindedir. Ancak bölgeyi ve ülkeyi cok yakindan taniyan bir isim olarak, yine de Türkiyeye olan kuvvetli inanci kendisini iyimser kilmaktadir.