Sondan Veya Sonsuzluktan Sonra

Ünlü bir buz hokeycisi olmayi hayal eden Baki Özalp, iki bucuk yil önce gecirdigi kazanin ardindan kendine beyaz bir sayfa acmis, herkesin acmaya calistigi o beyaz sayfanin ta kendisi olmustu. Herkesin hayal ettigi bir hayatti onunkisi; ailesi, arkadaslari, hayalleri ve huzuru vardi ellerinde. Fakat kaderin de ona bir sürprizi vardi ve bu sürpriz, bir yaz günü antrenman yapmak icin gittigi buz pistinde gördügü ölüm melegi görünümlü kadindi ve belki de onun pesinde getirdikleri. Kendini hic ummadigi bir anda Ölüm Melegi ile oynamasi gereken bir ask oyununun icinde bulan Baki Özalp, onunla vakit gecirmeye basladikca onun görünenin aksine yarali bir kadin oldugunu anlar. Onun yaralarini gördükce zihnindeki seslerin daha da arttigini fark eden Baki, kendini ve hislerini sorgularken bulur. Artik ceplerindeki belirsizligin agirligini hissediyordur ve ceplerini bosaltmasi gereklidir. Zamanla fark ettigi yalanlar, oyunlar ve kaybolmus anilar onun beyaz sayfasini burustururken tüm yalanin ve gecmisin Ölüm Meleginin etrafinda döndügünü fark eder fakat artik her sey icin cok gectir cünkü kalbi coktan ona tutulmustur. Tüm bu karmasanin icinde Baki Özalp hem gelecegini hem de askini koruyabilecek midir yoksa kayip mi olacaktir zihninin ardinda Bir siir dökülür ruhtan kaleme, Sana bana benzer. Hayir, Benzemez sevgilim; koca dünyaya bile sigamayan biz, iki satir arasinda mi birlesecegiz