Iki Ölüm Arasinda

Insanoglu topraktan yaratilmis, yine topraga dönecekti ve bu topraklarda dogmanin bedeli böyle kara yazgilardi.
Her kapinin ardinda yanik bir yürek, nasir tutmus yaralar, dinmeyen acilar vardi. Kimi evladini kücücük yasinda atesli hastalikta yitirir, kimi ardi arkasi kesilmeyen dogumlarda can verir, kimi gencecik yasinda dul kalinca kardes bildigi kayinbiraderine es edilir, kimi ebe ya da ögretmen olma hayaliyle vilayete gidip okumak ister ama zorla evlendirilir, kimi dayak yer susar, kimine kuma gelir yutardi.
Velhasil aci, bu topraklardaki kadinlarin künyesine yaziliydi.
Songül Yumrutepe, Dogu Anadolunun kanayan yarasi olan töre cinayetlerini ele alisindaki benzersiz tarziyla, Kürt sorununa getirdigi farkli bakis acisiyla ve olusturdugu karakterlerin ic dünyasini aktarisindaki ustaligiyla okura hafizasindan silinmeyecek carpici bir roman sunuyor.
Yazarin Dilber karakterini tasvirindeki ifadesiyle bu roman, dogan, büyümeden yaslanan, yasamadan ölen kadinlarin hikayesidir.