Musanin Uykusu

Cünkü Musa basindan beri ayrilmayi bilmiyordu. Yasamak icin ayrilmak gerektigini bilmiyordu. Dünyaya gelis hikayesinde bütün hayat hikayesinin kalbi saklidir, kaderinin sifresi bu ilk sahnede, gecikmeli gerceklesen dogumunda gizlidir. Nasil annesinin karnindan vakti geldiginde ayrilamadiysa daha sonra da hicbir yerden hicbir seyden zamaninda ayrilmasini bilmeyecekti. Sicak su muslugunun, kis yagmurunun, komsu kadinin hali silkeledigi balkonun altindan; yaya gecidinin, yürüyen merdivenin, tren raylarinin üstünden, catapat patlatan oglanlarin, hasta sokak köpeklerinin, can cekisen kedilerin yanindan. Son olarak da yangindan. Musa ayrilmayi bilmiyordu. Oysa hayatta kalmanin kosulu dogru zamanda ayrilmasini bilmektir. Önce anne karnindan ve sonra da sirasiyla her seyden.
Tugba Doganin ilk romani Musanin Uykusu, güncel bir hikayeyi masalsi bir dil ile sinematografik anlatimi harmanlayarak aktaran, kurgusu saglam yapisiyla okuruna dinlemeye deger bir sonat sunuyor. Hakikatin dile gelmesi meselesini yazinin acmazinda usulca kurcalayan Musanin Uykusu hem naif hem agirbasli, hem tekil hem cift ruhlu bir hipnoz seansi.