Askin Sesi

Her eser, ne derece perisan-eda olursa olsun yazarindan bir parca olmak dolayisiyla sahibi
indinde sevilir, ziyan olmasi arzu edilmez. Hatta bir Arap sairinin,
Yemtu rediüs-siri min kabli kailih
Ve ceyyiduhu yebka ve in mate kailuh
dedigi gibi fena yazilmis siirler, kailinden evvel ölmeye mahkum olsa bile onlarin silsilesi
ask u muhabbet ipine bagli bulundugu icin sahibi onlardan büsbütün alakasini kesmek istemez.
Eskilerin uzun cabalarinin mahsulü olmak üzere meydana getirdikleri ve kendilerinden sonra
gelen nesillerin istifadesine sunduklari eserler arasinda, ebedi bir hayati bihakkin kazanmis
olanlar, her seyi alt üst etmek sanindan olan inkilaplarin darbelerinden uzak kaliyor. Bir virane
kösesinde sakli hazineler gibi o eserlerin sahibi de canli bir mazi seklinde yasiyor
Gecelerin esrarengiz karanliklarinda parlayan ve her biri yol gösteren birer suleye benzeyen
yildizlar nasil nurlar saciyorsa, o eserleri ihtiva eden satirlar da isiktan bir hat mahiyetinde
bulunmaktan uzak kalmiyor.
Osmanlinin son dönem isimlerinin en önemlilerinden olan, Ibnül-Arab tercümani ve Ibnül
-Farid sarihi Ali Salahaddin Yigitoglunun siirlerinden mütesekkil Askin Sesini sizlerle
paylasmanin hakli gururunu yasiyoruz.