Hotel Savoy

Yillar süren savas ve esaret döneminden sonra yurda dönen Gabriel Dan, sinira yakin bir Polonya kentinde, Hotel Savoyun altinci katina yerlesir. Birinci Dünya Savasi öncesinde kalan görkemli günlere taniklik eden gösterisli dis cephesiyle bu otel, katlar arasindaki sinif farkliliklariyla her cevreden insani agirlamaktadir. Askerler, milyonerler, iflas bayragini cekenler, döviz kacakcilari ve varyete kizlari, Hotel Savoyda karsilasirlar. Savasla beraber kaosa sürüklenen dünyanin alegorisi gibidir bu otel. Gabriel Dan, Hotel Savoyun temsil ettigi her seyden, bozuk düzenden ve bedbaht hayatlardan nefret eder, buradan kurtulmanin yollarina bakar. Ama kalir. Kentte bir grev patlak vermistir, bilinen dünyanin sonu yakindir.
Joseph Rothun erken dönem eserlerinden olan Hotel Savoy, Birinci Dünya Savasi sonrasinda aciga cikan sosyal travmayi yansitir. Devrimle calkalanan Rusya ile Avrupa arasinda sikisip kalan kücük bir kentte, kirilgan sosyal iliskileriyle köklü degisimin esigindeki toplumu resmeden Hotel Savoy, ilk yayimlandiginda, dönemin insan trajedisine parmak basan, güclü bir eser olarak degerlendirilmisti.