Türkiyede Felsefe - 2

Modern anlamda Türkiyede felsefenin gelisimi, genellikle, Tanzimatla baslayan Mesrutiyetle ivmelenen ve Cumhuriyetle devam eden üc tarihsel dönem halinde ele alinmaktadir ve geriye dogru bakildiginda yaklasik 180 yillik bir gecmisi oldugu görülür. Bu cografyada felsefe uzun bir süreden sonra ancak Tanzimat döneminde modernlesme cabalarina paralel olarak yeniden ilgi görmeye baslamis ve böylece Tanzimattan Cumhuriyete kadarki felsefi etkinligimize damgasini vuran sey daha cok Bati felsefesinin alimlanmasi problemi ve bu yöndeki tartismalar olmustur. Bu tartismalar halen devam etmekle birlikte Cumhuriyetle en azindan neyin alinacagina ya da alinmasi gerektigine resmen de olsa karar verilmis ve felsefi kültüre ve yazina iliskin beklentiler büyük oranda belirlenmistir. Tanzimat ve Mesrutiyetten devreden felsefe mirasi Cumhuriyet döneminde islenmeye devam etmis ve felsefenin Türkiyede yeniden yurtlandirilmasi ve bir felsefe geleneginin olusumu adina düsünürlerimiz felsefenin farkli alanlarinda daha özgün düsünceler üretebilmek icin yogun bir faaliyette bulunmuslardir.Cumhuriyetin 100. yili cercevesinde, yüz yillik felsefi birikimimizi ve geldigimiz noktayi görebilmek, tarafsiz bir gözle düsünce muhasebemizi yapabilmek ve gelecek yüz yil icin yapilmasi gerekenlere dair bir fikir ortaya koyabilmek adina hazirlanan bu calisma, Türkiyede 1923-2023 arasinda felsefeye emek vermis, eser ve düsünce üretmis ve son sözünü söyleyip aramizdan ayrilmis düsünür, akademisyen, yazar ve entelektüelleri, felsefede en cok öne cikan yönleriyle ve Cumhuriyet Dönemi Türk düsüncesine yaptiklari en özgün katkilariyla ele alip tartisan makalelerden olusmaktadir