Felsefe Isiginda Türk Devrimi

Acik ve secik olan su ki Türkiye 1940li yillarin sonlarinda Batiya kapitalist-emperyalist sisteme kapilanmis; günümüze kadar süren bagimlilik sürecinde yön bilincini önemli ölcüde yitirmistir.
Kuskusuz bu sürecte -ara ara- kurucu-yaratici bilince yöne cagiran entelektüel, toplumsal ve siyasal girisimler olmustur.
Hala süren bagimlilik iliskisinin ürettigi agir sorunlar ekonomik yetersizlik, sinif celiskisi, yaygin yoksulluk, bilimde gerileme, etnik fetisizm, aydin yabancilasmasi, kültürel yarilma, Orta Cag kalintisi klanlarin artisi vb. ancak yön bilincinin tekrar kazanilmasiyla asilabilir.
Özellikle ilk eseri Sinifsiz Dünya ile 1977 milliyetci, muhafazakar, Islamci ve sosyalist cevrelerde ilgiyle karsilanan Sadettin Elibol, bu son kitabinda; hem yön bilincinin anlamina, hem Dogu-Bati sorunsali baglamindaki yerine, hem de yarattigi felsefe, bilim ve sanat birikimi örneklerine odaklaniyor.
Ileri Yayinlari, felsefeci Macit Gökberk ile Bedia Akarsunun sinirli ve sorunlu metinlerinden sonra Türk Devrimine felsefeyle bakisin ilk örnegi sayilabilecek bu eseri oldukca marazli entelektüel dünyamiza müdahale düsüncesiyle yayinlamis bulunuyor.