Transatlantik

Kahramanimiz özel dedektif Gereon Rath, gizlice kactigi Amerikada eski bir hasmiyla karsilasiyor ve gangsterlerle mücadele ediyor. Esi Charlotte Rath ise cürüdükce ve korkunclastikca utanc verici bicimde normallesen Nazi rejiminin labirentlerinde hayatta kalmaya calisiyor. Volker Kutscherin siyasi polisiye dizisinin dokuzuncu romani, Ikinci Dünya Savasi arifesinde bütün Batiyi saran karanligin icinde geciyor.
Yil 1937. Gereon Rath, artik Almanyada barinamayacak durumdadir. Sahte kimlikle bir zepline atlayip Amerika Birlesik Devletlerine kacar. Resmen ölü olarak bilinmektedir. Rathin esi Charlotteun da aslinda yurtdisina kacmasi gerekiyordur. Fakat evlatliginin bir psikiyatri klinigine kapatilmis, en yakin arkadasinin da kayip olmasi, onu Berlinde tutar. Atlantikin iki ucunda, farkli türden dehsetli islerle cebellesirler. Ikisi de, barbarlasan ortamda insan kalmaya calisiyorlardir aslinda.
Transatlantikin karmasik ve zengin bir hikayesi var. Volker Kutscherin anlatimi lezzetli, bol ayrintili ve ince islenmis. Kahramanlarinin iyice olgunlasacak zamani olmus, artik eski ahbaplarimiz gibiler. Ve Kutscher 1937 yilinin canli ve heyecanli bir resmini cizmeyi basariyor.
Norddeutsche Rundfunk