Orta Asya Türk Tarihine Giris Cilt 1 - Islama Kadar

Tarihin cömert kaynagindan beslenmeyi bilmeyen veya reddeden milletler, yine tarihin tehlikeli rüzgarlari önünde savrulup gitmekten kurtulamazlar. Dahasi, gecmiste oldugu gibi zamanin baskin dis güclerinin müdahaleleriyle esastan degistirilmis tarihi, kendi gercek tarihleri olarak tanimak zorunda kalirlar. Bu uydurulmus tarihle, onlarin yüzyillardan miras aldiklari manevi gücü tamamen ortadan kaldirmakla birlikte, zamanla onlari mevcudiyetlerini sorgulama noktasina getirir. Ne yazik ki XIX. yüzyilin ikinci yarisindan itibaren dünyada Orta Asya olarak bilinen Türkistanin isgal edilmesi ile Türkistanda yasayan ve yasamakta olan yerli halklarin tarihi, istilacilarin amacina uygun olarak yazilmaya ve ögretilmeye calisilmistir. Bunun sonucu olarak Türkistanda yasamakta olan cesitli Türk topluluklari ortak tarih gecmise sahip olduklari ve ayni soydan geldikleri halde birbirlerine yabancilasmislardir
Türkistan Türklerinin unutulan ve unutturulmaya calisilan tarihi, Türkistanin XIX. yüzyilin ikinci yarisinda yabanci istilacilar tarafindan tamamen istila edilmesiyle birlikte, birdenbire asagilanan ve degistirilerek sömürgeci güclerin ayaklari altinda cignenen tarihe dönüstürülmeye calisilmistir. Tarihcilerin asil görevi ve amaci unutulmus veya unutturulmaya calisilmis gercek tarihi toprak altina gömmek ve tarihi, belli bir gücün menfaatine hizmet etmek amaciyla yorumlamak degil aksine unutulmus veya unutturulmaya calisilmakta olan tarihi tarafsiz bir sekilde, cesaretle, gercek yönüyle gün isigina cikarmaktir. Gecmisin adil, tarafsiz ve dogru olarak aydinlatilmadigi bir yerde, gelecek de aydinlatilamaz. Tarafsiz ve dogru olarak aydinlatilmis olan tarih, insanlik icin önemli bir rehberdir. Bu, ayni zamanda her cesit isgalci güclerin kendi emellerine ulasmak icin hazirlattigi degistirilmis tarihin cökertilmesi icin de hayati öneme sahiptir.